Beirut
Zaman zaman adının ülkenin adının önüne geçtiği başkentlerden biri Beyrut. Mesela etrafımdaki insanların bile tatilimi geçirmek için Lübnan’ı neden seçtiğimi bir türlü anlayan bakışlarla bakmalarına karşın, Beyrut’a gidiyorum deyince onların gözünde birden tatilimin anlamlanması gibi.
Ne de olsa Beyrut Beyrut olalı Ortadoğu’nun Paris’i olarak ün salmıştır dünyaya. Toprakları tarih boyunca sayısız kez savaş alanına dönmesine rağmen kelimenin tam anlamıyla her seferinde küllerinden doğmasını bilen, savaşlarla yaşamaya alışmış, yorgun insanların yaşadığı ülke.
Lübnan hakkında genel bir bilgiye ulaşmak için de başkent Beyrut bence en doğru adres. Ülke geneline yayılmış kültürel ve ekonomik uçurumun en keskin çizgileri de, savaşın yok ettikleri ile edemediklerinin ayni karede fotoğraflanması da, Ortadoğu da, Paris de bu şehirde.
1991 yılında resmen sona eren Lübnan iç savaşı ile harabeye dönen şehir son olarak da 2006’da İsrail hava saldırılarından da nasibini alarak bugün şehrin birçok farklı noktasında binalarda bıraktığı izlerle halen varlığını hissettiriyor. Bu yerleşimlerin ağırlığını hissettirdiği sokaklarda belki de birçok Avrupa kentinde dahi göremeyeceğiniz kadar fazla ve son derece lüks araçları görmek ise özellikle turistler açısından en ilginç karelerden biri olarak hafızalarda yerini alıyor.
Şehrin iki ana yaşanılası merkezi var. Bunlardan ilki içinde Amerikan Üniversitesi, Pigeon Rocks, cafe ve alışveriş merkezleri ile ünlü Hamra Caddesi’nin oluşturduğu bölge. Bir diğeri de Downtown olarak adlandırdıkları ihtişamlı binaların, Sultan Ahmet Cami’sinden esinlenerek inşa ettikleri en büyük camileri Muhammed El Amin’in ve gençlerin en yoğunlukta vakit geçirdiği meşhur Gemmayze.
Beyrut’un son yıllarda özellikle çevre ülkelerden ziyaretçi çekme sebebi ise akıl almaz gece hayatı. Her ne kadar beni bekleyen şeyi az çok tahmin edebildiğimi düşünsem de, gerçeğin beklentimden çok öte olduğunu ancak orda farkedebildim. Şehirde büyük bir sektöre dönüşmüş mekânlar saymakla bitmez, fakat şehirde en çok nam salmış olanlar Skybar, B018 ve White ile başlıyor ve alıp başını gidiyor.
Turist kültürünün gelişmeye başlamasına rağmen sayıları bir elin parmaklarını geçemeyen hostel ve guesthouse’lar sebebi ile konaklama sektörü halen otellerin kontrolünde. Hal böyle olunca da konaklama fiyatlarının bu derece yüksek olması şehrin tek dezavantajı. Son dönemde Pegasus Hava Yolları’nın Istanbul-Beyrut arasına ekomik uçuşlar koyması ise meraklıları için büyük avantaj. Bu sebepten Beyrut gece hayatının cazibesini de kullanarak haftasonu kaçamağı için dahi seçilesi bir aday oluyor.
Yorum Gönder