18 Temmuz 2010 Pazar in

Soraya'yı Taşlarken


-->

Özellikle bir kadın için izlemesi oldukça güç filmlerden biri Soraya’yı Taşlarken.
Bunun en önemli sebebi ise ekranda gördüklerimiz dışında, şüphesiz ki anlatılanların gerçek olduğunu bilmemiz!
Bir insanın canına hiçbir kanıt olmadan kıyabilme kararı, hiçbir haksızlığa sesini dahi çıkaramayıp anında durumu kabullenebilmek zorunluluğu, güdülen insanlar, içinde din adamlarının da olduğu bir grup erkeğin dini tam da istediği gibi yorumlayarak kadını yeryüzünden silme konusundaki inatçılığı.
Kadın varlığının insan olarak dahi görülmediği ve kadın sesinin hiçbir hükmünün olmadığı sert bir film Soraya’yı Taşlarken. Film 4 çocuğunun annesi aynı zamanda eşinden boşanıp, 14 yaşında bir kızla birlikte olmak isteyen bir adamın, eşinin kendisinden ayrılmayı kabul etmemesine verdiği tepkiyi, dini de arkasına alarak getirdiği noktayı konu alıyor.
Filmin Oscar dahil olmak üzere birçok festivalde en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında adaylıklar kazanabilmeyi başarmış oyuncusu Shohreh Aghdasloo'nun da başarılı performansıyla hikayenin hakkını vermeyi başarıyor. İran’ı konu alan bu hikayede yönetmen koltuğunda Amerikan yönetmen Cyrus Nowrasteh'in oturuyor olması ise filmdeki tek soru işareti. Taşlama sahnesinin filmde oldukça açıkça işlenip ve uzun süre yer alması izleyicisini sorgulamalara iterken, etkilenme kat sayısını arttırıyor. Atılan her taş izleyicisinin boğazına saplanırcasına acıtıyor.. o taşların baba, evlat yada eş tarafından atılmasına şaşırırken, konudan uzak kalan halkın da şuursuzca bi o kadar kin ve öfke ile savurduğu taşlarda şaşkınlığı son noktaya taşıyor.
Anlamlandıramadığımız olaylar silsilesi ile örülmüş bir senaryo.
Bu tarz yargılamaların halen günümüzde de birçok bölgede ülkede yaşanıyor olması gerçeği.